Yapım:2011 - ABD
Tür:Dram
Süre:105 dakika
Yönetmen:Mike Mills,
Oyuncular: Ewan McGregor, Mélanie Laurent, Christopher Plummer, Goran Visnjic, Catherine Mcgoohan, Brian Nolan, Terry Walters, Regina Mckee Redwing, Algerita Wynn Lewis, Rafael J. Noble, Jennifer Hasty, Keegan Boos, Georgia Bell, Amanda Payton, Jose Yenque, Kai Lennox, China Shavers, Rodney Saulsberry, Mary Page Keller,
Senaryo:Mike Mills,
Yapımcı:Miranda De Pencier, Leslie Urdang, Lars Knudsen, Jay Van Hoy, Dean Vanech
Bu karışık dönemde Ewan'ın canlandırdığı (evet o kadar samimi hissediyorum artık bu adama karşı kendimi)
Oliver karakteri, kendi karakterine de uyan enteresan ve gizemli bir kadınla tanışır. Gizemli mi, yoksa öyle gözükmeye çalışan mı demek daha doğru olur; çünkü son zamanlarda nedendir bilinmez saçma davranıp bütün her şeyi, kendisi de neden yaptığını bilmeyen kadın modelinin, yeni bir reklamı yapılıyor güzide genç kızlarımıza... Entellektüel anlamda boş olsanız bile, bir erkeğe acı çektirerek onu kendine aşık etme çabası da diyebiliriz bir nebze... Ve kadının "anlaşılamaz", "akıl sır erdirilemez" hareketler içinde bulunabileceğini, abartısız şekilde aktarıyor Melanie Laurent'ın karakteri Anna.
Bir çok erkek, bunların günümüz markalaşmış dünyasının, ucuza satılan yapmacık tavırları olduğunu bilse de, yeniden gözümüze sokuluyor. Bu açıdan senaryoda, bu konuya bu kadar ağırlık verilmesi çok hoşuma gitmedi şahsen, çünkü asıl hikayeden alakasız geçişler yapıyor Mike Mills bu duruma.
Eşcinsel bir baba hangi toplumda olursa olsun tabu sayılıyor, hele ki bunu zamanında açıklamayıp, yıllarca gözlerden uzak şekilde başka bir hayat yaşamış olmak ve ölüm döşeğindeyken ilk defa kendine güven duyarak, bir erkeğe aşık olmak istediğini söyleyen bir baba modeliyse bu... Christopher Plummer hakkını veriyor elbette; genelde "gülümseyen karakterini" canlandırarak, sempatisini kazanıyor herkesin.
Bunu her ne kadar geç açıklamış olsa da, bu özgürlüğüne destek olunması gerekildiğinin altı çiziliyor filmde. Oyunculardan yana gayet iyi bir seçim yapılmış; Ewan McGregor gayet sıradan bir rol sergilese bile izlettiriyor kendini her daim. Inglorious Bastards ile yıldızı parlamış Melanie Laurent'la kimyaları epey uymuş. Fransız kadınlarının başka bir dünyadan gelme tavırlarını yaşayarak oynuyor ve bu dünyada bir turist olduğu her halinden belli; her ne kadar Fight Club'daki Marla Singer karakteri kadar olamasa da... Özellikle Oliver karakterinin nesnelerle ve zaman döngüsüyle anlatıcıya dönüştüğü kareler, filmin ağır topu zaten. Sonuç olarak, gayet izlenilesi bir film ve kesinlikle değer
ayırdığınız zamana...
Eşcinsel bir baba hangi toplumda olursa olsun tabu sayılıyor, hele ki bunu zamanında açıklamayıp, yıllarca gözlerden uzak şekilde başka bir hayat yaşamış olmak ve ölüm döşeğindeyken ilk defa kendine güven duyarak, bir erkeğe aşık olmak istediğini söyleyen bir baba modeliyse bu... Christopher Plummer hakkını veriyor elbette; genelde "gülümseyen karakterini" canlandırarak, sempatisini kazanıyor herkesin.
ayırdığınız zamana...