8 Aralık 2011 Perşembe

Her Kuşağın Geçmişe Özlemi - Midnight In Paris


Yapım: 2011 - ABD

Tür:Dram,Fantastik, Komedi,Romantik

Süre: 90 dakika

Yönetmen: Woody Allen

Oyuncular: Adrien Brody, Rachel McAdams, Marion Cotillard, Owen Wilson, Michael Sheen, Kathy Bates, Elsa Pataky, Alison Pill, Kurt Fuller, Sonia Rolland, Mimi Kennedy, Carla Bruni, Yves Heck, Corey Heck, Nina Arianda 




Woody Allen güzel yaşlanıyor,; gerçi bildim bileli yaşlı bu adam ama genç kalanlardan. Bunun nasıl olduğu da çok açık. Bu adam aşkı seviyor,nostaljiyi seviyor, kadınları seviyor, kendisiyle dalga geçebiliyor. Yapacağı daha güzel işler ve projeleri olduğuna eminim hangi yaşta olursa olsun. Bu filmde de bu saydığım Allen öğelerini görüyoruz elbette ama yine ayrı bi tatta ve ayrı bi sosla... Tasarladığı üçlemenin ikinci halkası "Midnight In Paris"; "Vicky Christina Barcelona"dan sonra. Üç güzel şehirde üç farklı hikaye anlatacaktı usta, ilk ikisi şahane bana göre... Üçüncü film için düşündüğü yerlerin başında İstanbul var bu arada.

Neyse filme dönersek, bir karakterin Paris gecelerinde ustaların yardımıyla aşkı yen iden yorumlaması ve her dönemin kendini geçmişte bulma çabası var... Gil ve Inez, nişanlı Amerikalı bir çift; öyle oldukları için de Allen her fırsatta o kültüre güzel giydirmeler yapıyor ki güzel öz eleştirisini yine esirgemiyor. Gelenekçi bir ailenin damadı olarak Paris'te onların yanında zaman geçirmeye çalışıyor ama Gil çok Avrupalı! kalıyor bu ailenin yanında.



O paraya, hırsa, zengin sanatına ve keyiflerine çok önem vermiyor, bunların dışında kolay ulaşılabilen küçük ve basit zevklerin adamı, bohem kültürü tatmak istemiş hep. Bunun için harika bir şehir tabi ama biraz geriye de dönmek gerekli bunun için; geriye dönmek gerek derken 20'lerin Paris'inden bahsediyorum...



Çok fazla spoiler vermemek için bu konuya fazla girmek istemiyorum ama Gil'in tam da ihtiyacı olan insanlar karşısına çıkıyor geçmişin Paris mekanlarında... Aslında ihtiyaçtan çok döneme imzalarını bırakmış sanatçılar diyelim, ki Gil o dönemlerde yaşamak istemiş hep...

Kimler yok ki; içkici ve sahici Hemingway, deli Dali, T.S. Eliot, Scott ve Zelda Fitzgerald, Cole Porter, garip Picasso, Man Ray, Luis Bunuel ve daha birçoğu... Bu isimleri oynayan oyuncular o isimleri gerçekten yaşatabiliyorlar üstelik, hele Adrien Brody'nin Salvador Dali tiplemesi ve gergedan!
takıntısı sinema tarihine geçecek nitelikte:) Marion Cotillard'ın o naif Fransız kadını tiplemesine bi de nostalji girince tam rolünü bulmuş diyebiliyorum bi kere daha... Zaten o tarihlerden fırlamış bir havası ve güzelliği var kadının...


Ama tabi ki  işinin en hakkını vereni Owen Wilson. Basit zevkleri olan ve geçmişe özlem duyan bir Amerikalıyı en sahici şekilde canlandırıyor ve aslında Woody Allen'ın oynamak istediği, kendi yerine koyduğu oyuncuyu oynuyor ve de çok başarılı, abartısız şekilde, sakin ve meraklı sorularıyla çok şey katıyor. Ve tabi Paris'in o güzel mekanları, geçmişi ve bugünü, güzel yakalanan kareleri, yağmurlu güzel geceleri... Kısacası çok ama çok keyifli bir film, gece tek başınıza izleyip keyif alabileceğiniz filmlerden diyebilirim. Üzerine de yine keyifle hayli konuşulacak, adı anılacak bir yapım olmuş. Eline sağlık usta...

Trailer Addict- Movie Trailers