7 Şubat 2013 Perşembe

"Umut Işığım": Dengeli Aşk Var Mı Ki?


Aşkın delilikle ne kadar paralel bir duygu olarak geliştiğini ve yaşandığını bilmiyor değiliz. Bu delilik hali kimi zaman toplumun kabul ettiği delilik normlarına uyar -öyle görünmesi için çaba sarfetmeniz gerekebilir-, kimi zaman da o normların dışında kalır ve sevgili ikiyüzlü toplum sizi dışarıda bırakır. Örneğin bir insanla aşk yaşayıp, sonrasında işler kötüye gittiğinde ayrılma sürecini kaldıramayabilirsiniz; o insanın peşinden deliler gibi koşturabilirsiniz... Bu olurken de genel itibariyle "sapık" olarak adlandırılmanız bile olasılıklar dahilinde yüksektir. Elbette bu noktada büyük ihtimalle bırakılan taraftasınızdır ve her şeyi bir anda unutmanız gerekir. Modern tıbbın getirdiği denkleme göre bu duygunun hezeyanı bağımlılık skalasında eroin gibi bir maddeyle denk düzeydedir ve sizden bunu bir an önce bırakmanız istenir. Üstelik bu noktada birçok maddeyi bırakmak için tanınan rehabilitasyon süresi de tanınmaz. Toplum bağımlılıkları sınıflandırmada biraz engelli ve sistemli şekilde kör bırakıldığı için de ikiyüzlü sıfatını sonuna kadar hak eder.

Ana karakterlerimizden birisi olan Pat de tıpkı yukarıda yazdığım gibi kara sevdaya düşmüş durumda. Karısını başka bir adamla yakalamış ama unutmak bir yana dursun, artık göremediği ve yanına yaklaşmama cezası aldığı eşine epey takıntılı bir şekilde bağlı hala. Tekrar beraber olacaklarına dair de büyük bir inancı var. Belli bir yaştaysanız ya kendiniz ya da çevrenizde bu duruma düşmüş bir insan gördüğünüzden mütevellit hemen acıyorsunuz bu yüzden Pat'a. Uygulaması en zor şeylerden biri olmasına rağmen, bu durumdaki birine "boş ver" demekten daha iyi bir öğüt veremezsiniz sanıyorum ki boş verilmeyeceğini bile bile. En iyi çözüm zaman derler ama pek katılmam böyle bir durumda. En iyi çözümü yeni bir insana ve daha da önemlisi kendinize bir şans daha tanımak olacaktır. Şimdiye kadar izlediğiniz özellikle romantik komedili filmlerin sonunda yeni bir insana şans tanınır ve hatta çoğunda sonradan pişman olup dönmek isteyen, zamanında aşık olunan o kişiye okkalı bir cevap yapıştırılır. Senaryoların pek çoğunun deneyimlerle şekillendiğini hatırlatmakta fayda var. Sonuç olarak Pat'in de karşısına o şansı iki taraf için de daha iyi değerlendirecek olan Tiffany çıkıyor. O da kocasının ölümüyle psikolojik olarak zor zamanlar geçirmiş ve ayağa kalkmak için desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu iki yara almış insan bir şekilde birbirlerinin hayatlarına dokunuyorlar, beraber "yükselmek" istiyorlar.


Romantik komedi olarak tanıtılsa da film bir romantik komedi değil genel hatlarıyla. Dramı hayli etkileyici, mizahı sürükleyici ve romantizmi de tadında; o "hayatın içinden" dediğimiz filmlerden birisi bu özellikleriyle. Sözüm ona normal toplumun yaşadığı bir mahallede akıllarını biraz kaçırmış olan iki deli fişeğin birbirlerine tutunmalarının hikayesi. Klasik bir tanım gibi geldiyse öyle olmadığını belirtmeliyim. İyi yazılmış olan Matthew Quick'in romanında yine oldukça iyi uyarlanmış bir yapım. Oyunculuk dalında da yılın belki de en iyi kadrosu ve en iyi oyunculuklarını izliyoruz. Bradley Cooper'ın şaşırtan performansı bir yana Jennifer Lawrence en büyük aktrislerin arasında yer alacağının altını çiziyor bu oyunculuğuyla. Robert De Niro ve Jacki Weaver ebeveyn olmanın nasıl bir şey olduğunu o kadar iyi resmediyorlar ki, çok sahnede gözümüzü dolduruyorlar. Bu dört oyuncu da Oscar'a aday oldular ve şanslarının yüksek olduğunu düşünüyorum. Film de En İyi Film dahil olmak üzere 8 dalda aday ve yılın sürpriz yapacak filmlerinin başında geliyor. Hala izlemediyseniz yılın kaçırılmaması gereken filmlerinden.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trailer Addict- Movie Trailers