8 Şubat 2013 Cuma

Yersen: "Zero Dark Thirty"


Filmin afişinde her ne kadar "tarihteki en büyük insan avı" yazsa da filmde anlatılan olayın gerçeklik payı eğri oturup doğru konuşmak gerekirse hayli düşük. Hollywood'un ne kadar güçlü bir manipülasyon aracı olduğunu unutmadan yazmak lazım bu bağlamda. Usame Bin Ladin'in canlanma ihtimali varmışçasına bir uçak gemisinden okyanusa atılması "Transformers"taki Megatron'un aynı şekilde okyanusu boylamasını komik şekilde hatırlatıyor. Böyle bir şey olmuşsa da şayet Michael Bay filminin içinde yaşayacak kadar düşmenin dayanılmaz hafifliği manipüle edilmek istenen kitlenin beyin ağırlığıyla eşit olsa gerek.

Bu hafta gösterime giren ve Oscar'a aday olan Amerikan kimlikli filmlerin ikincisi "Zero Dark Thirty" Usame Bin Ladin'in yakalanması için çalışılan beş yıllık süreci kapsayan bir yapım. Maya adında genç bir CIA Ajanı'nın ilk işi de Bin Ladin'le ilgili bilgi toplamak oluyor. Bu süre içerisinde genç kadın ajan erkeklerin ve istihbaratın sert dünyasıyla tanışıyor. Ayrıca üçüncü dünya ülkesi coğrafyası, son olarak Argo'da kullanıldığı gibi filmin korku temasının göbeğine oturtuluyor. Pakistan topraklarında Bin Ladin'e ulaşmak için oluşturulan ekip büyük balığa ulaştıracak olan küçük balıkları bir bir avlıyorlar ve filmin finaline de Bin Ladin'in öldürülme operasyonu konuluyor.

Kathryn Bigelow'un yine Amerikan ordusunun sırtını sıvazladığı son filmi "Hurt Locker"dan sonra böyle bir filmi yönetmesi şaşırtıcı değil. Yıllarca eski kocası James Cameron'ın gölgesinde kaldıktan sonra Cameron'ın aksini savunduğu milliyetçilik gibi kavramlara bu son iki filmiyle sıkı sıkı sarılması da oldukça düşündürücü. Erkeklerin dünyasında bir kadının bütün adamları kontrol ederek, edemediklerini de alt ederek zorlu bir yola girmesinin hikayesi, başta cinsiyet olmak üzere mide ağrıtan ayrımcı klişelerle birleşiyor, yavaş yavaş da negatif ayrımcılığa doğru uzanıyor. Bigelow'un son olarak çıktığı talk show programında başrolün canlandırdığı ajanla görüşüp görüşmediğine dair soruya "gizlilik nedeniyle cevap veremem" söylemi ise perde dışında yaratılmaya çalışılan o filmin koptuğu an oluyor. Bu gibi sebeplerden o kadar göstere göstere yapılan bir kendini tatmin etme seansı ki "Zero Dark Thirty", filmi izledikten sonra sadece "zero" olarak hatırlanıyor.


İçeriği dışında film teknik açıdan iyi bir yapım. Başroldeki Jessica Chastain tabiri caizse kariyeri uçuşa geçmiş bir isim. Filmde de iyi bir iş çıkartıyor. Geriye kalan erkek kadro da kötü değil. Elinde olanla Oscar'a aday olacak bir yapım mı peki? Buram buram Amerika kokması sayesinde evet. Dünya genelinde ise herhangi bir festivale giremeyecek düzeyde bir yapımın sadece belli bir halkın inanacağı etiketlerle şişirilmesi artık senaryo üretemeyen Hollywood için acınası bir durum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trailer Addict- Movie Trailers