21 Mart 2011 Pazartesi

The Kids Are Allright, really allright ?


Lezbiyen bir çift olan Nic ve Jules, yapay döllenme ile çocuk sahibi olmuşlardır, hem de iki kere. Çocuklar ergenliğe girdiklerinde gerçek babaları ile tanışmak isterler. Paul adındaki donör onların babalarıdır ve çocuklar Paul'ü anneleri ile tanıştırmak ister. Paul'ün gelmesi aile düzenini değiştirecek ve yepyeni bir aile tanımının yapılmasına yol açacaktır.
Son dönemlerde izlediğim en iyi filmlerden biri tür ayrımı yapmaksızın. Yönetmenliği olsun , senaryosu olsun, oyunculukları! olsun, eksiksiz bir film The Kids Are Allright. Bu başarı da en büyük pay sahibi Julianne Moore.. Filmin yapımcılığını üstlendi ve kadroyu istediği gibi belirledi, oyuncuları ikna etmek de ona kaldı elbette. Sonuç olarak maddi olarak küçük çaplı bir yapım ve dağıtımda sorunlar yaşanabiliyor böyle filmlerde özellikle kısıtlı bütçe yüzünden. Ama film Amerika'da gişeden de eleştirmenlerden de istediğini aldı..
En son aile konusuna en iyi değinen film American Beauty'ydi. Yine Annette Benning filmi taşıyan bir oyuncu olmuştu Kevin Spacey'le birlikte. Bu sefer rolün karşı tarafını üstleniyor ve bir aile reisinin bütün sıkıntılarını, sinirini, mutluluğunu ve sorumluluğunu eksiksiz yansıtıyor beyazperdeye. Bu aileye bizim gibi dışarıdan bakmıyor, içeriden nasıl göründüğünü en iyi şekilde anlatıyor eşcinsel ebeveyn olmanın zorluklarını. Ve elbette Mark Ruffalo, aileye sonradan dahil olan ve şimarık çocuk olmaya hevesli orta yaşlı bir adamı abartıya kaçmadan anlatıyor. Aile hayatının, gerçek bir ebeveynin sorumlulukları olmadan keyifli olabileceğinin farkına varıyor ama gerçek aile reisi ailesinden bu kadar kolay vazgeçmeyeceğini gösteriyor..
Şarap tadında filmler vardır; bu da onlardan birisi.. Sıkılmadan ve içten duygularla gerçek bir sinemaseverin favorilerine ekleyeceği bir yapım.. İyi seyirler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Trailer Addict- Movie Trailers